Stockholm Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Yazar: Uzm. Kl. Psk. Zeynep Aygün Nisan 19, 2025 Yorum yapılmamış

Stockholm Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Stockholm sendromu, kullanıcıların hakkında en çok şey merak ettiği konulardan bir tanesidir. Son zamanlarda popüler hale gelen ve psikolojide önemli bir kavram olan bu sendroma dair merak edilen birçok şey var. Özellikle sosyal medya ve internetin etkisi ile yaygınlaşan bu sendromu birçok birey yaşayabiliyor. Peki Stockholm sendromu nedir?

İsmi belirli bir hikayeye dayanan bu kavram, psikoloji literatüründe yer almaktadır. Adını belirli bir hikayeden ve bu hikayedeki durumdan almaktadır. Birçok bireyde, çeşitli nedenlerden ötürü bu sendrom görülebilmektedir. Esasen bireylerde bu sendromun gözükmesinin altında çeşitli dinamikler yatmaktadır. Zira insan zihni, karmaşık bir yapıdadır ve bilinçaltı güçlerin etkisindedir. İnsan zihni bütün beklenmedik sonuçlara gebe olabilmektedir. Bunlardan biri de bu sendromdur. İşte Stockholm sendromu hakkında bilmeniz gerekenler…

Stockholm Sendromu Nedir?

Stockholm sendromu; bir rehinenin kendisini esir alan kişiyle duygusal anlamda bağ kurduğu, sempati beslediği ve empati geliştirdiği psikolojik bir durumdur. Bu sendromda, esir olan kişi kendisini esir alan kişiyle duygusal bağ geliştirmeye yönelik psikolojik bir eğilim gösterir. Bu sendrom, adını 1973 yılında gerçekleşen bir banka soygunundan almaktadır.

Stockholm sendromu; mağdurun, kendisini esir alan ya da kendisine tacizde bulunan kişiye karşı güven duyma ve şefkat besleme gibi duygular geliştirdiği psikolojik bir durumdur. Bireyin hayatta kalma endişesinin yarattığı bir savunma mekanizması olarak gerçekleşen bu sendrom, psikolojide sıkça görülmektedir. Bu sendromda; mağdur olan birey, kendisini mağdur eden kişiye karşı bir sempati besler. Ona karşı gereksiz bir empati duyar ve ona şefkat ve anlayış gösterir. O kişiye dair içinde bir duygusal bağ geliştirir. Bu sendrom halk arasında ‘’celladına aşık olma’’ deyimi ile de tabir edilir.

stockholm-sendromu
Stockholm Sendromu

Stockholm Sendromu Ortaya Çıkış Hikayesi Nedir?

Stockholm sendromu, çeşitli nedenlerden ötürü bireylerde görülebilir. Bu sendromun altında çeşitli psikolojik dinamikler yatmaktadır. Birçok psikolojik faktör, bu sendroma neden olabilmektedir. Bireyin kişiliği, nasıl yetiştiği, anne babasıyla kurduğu bağ ve travmaları gibi faktörler böyle bir sendromun gelişmesine davetiye çıkarabilmektedir. Bu sendromun ortaya çıkış öyküsü 1973 yılındaki bir banka soygununa dayanmaktadır.

Bu banka soygunu olayında Clark Clark Olofsson ve arkadaşı, Kreditbanken’deki 4 banka personelini 6 gün boyunca esir alır. Olayda soyguncular tarafından esir tutulan 4 kadın görevlinin soygunculara karşı empati ve şefkat temelli bir davranış biçimi geliştirdiği görülür. Hatta polisin bankaya operasyon düzenleneceğini anlayan esirler haydutları uyarır. 6 günün sonunda içeri atılan göz yaşartıcı bombayla kurtarılan esirlerin kurtarıldıktan sonraki günlerde de hırsızlarla iyi ilişkileri sürer. Hatta bazı esirlerin, hırsızların avukatlık ücretlerini karşıladığı görülür. Sendromu en iyi tanımlayan olay ise soygunculardan biriyle evlenmek için nişanlısından ayrılan esir kadındır. Bu olay üzerine sendromun tanımı ilk kez psikiyatr Nils Bejerot tarafından yapılmıştır.

Stockholm Sendromu Kimlerde Görülür?

Stockholm sendromu, ismini soyguncular ve rehineler arasında yaşanmış bir olaydan almış olsa da yalnızca rehinelerde görülmemektedir. Çeşitli şekillerde ve çeşitli derecelerde mağduriyete uğramış bireylerde bu sendrom görülebilmektedir. Stockholm sendromu, günlük hayatta da toplumun birçok kesiminde vardır. Bu durum, halk arasında ‘’celladına aşık olmak’’ şeklinde adlandırılmaktadır. Mahkumlarda gardiyanlara karşı, savaş esirlerinde askerlere karşı, ensest mağdurlarında ebeveynlerine karşı, şiddete uğrayan kadınlarda kocalarına karşı, tarikat üyelerinde liderlerine karşı, ölüm kampı tutuklularında kendilerini orda tutanlara karşı ve diğer birçok baskıcı ilişki tarzında görülebilmektedir.

Stockholm Sendromu İnsan Psikolojisini Nasıl Etkiler?

Bu sendromun etkisinin görüldüğü kişilerde ilk incelenmesi gereken durum TSSB (travma sonrası stres bozukluğu) varlığıdır. Bu bireyler, yaşadıkları büyük travmaların ardından günlük hayata uyum sağlamakta zorlanmakta ve duygusal anlamda örselenmektedirler. Günlük hayata uyum sağlayamama, hatta buna çabalamama ve bunu reddetme durumu görülmektedir. Stockholm sendromu, insan psikolojisini çeşitli açılardan ciddi manada olumsuz etkilemektedir.

Stockholm sendromu görülen kişilerde uykusuzluk, kabuslarla sıkça uyanma, çevresine karşı güvensizlik hissi, özgüven kaybı, sosyal anksiyete, sebepsiz sinirlilik hali, dikkat ve odaklanma problemi, eski hayatından ve yaptıklarından keyif alamama ve dalgalı duygu durum sıkça gözlenmektedir. Bu sendromu yaşayan psikolojik esir olarak adlandırılan kişilerde travma sonrası stres bozukluğu gelişebilmektedir. Bu kişilerde görülen fiziksel ve ruhsal değişimler şu şekilde sıralanabilir:

  • Uykusuzluk
  • Kabus görme
  • Güvensizlik hissi
  • Herhangi bir sebebe bağlı olmayan sinirlilik hali
  • Konsantrasyon bozukluğu
  • Gerçek olmayan duyguların sebep olduğu duygu durumu değişikliği
  • Tekrar tekrar travmaya sebep olan olayı hatırlama
  • Her şeye şaşırmak
  • Hayattan zevk almama hali

Stockholm Sendromu Nasıl Gelişir ve Belirtileri Nelerdir?

Stockholm sendromu, çeşitli temel ögelerin varlığı ile kendini belli eder. Bu temel ögeler şunlardır:

  • Kişinin hayatına yönelik tehdit algılaması ve rehin alan kişinin bu tehditi gerçekleştirebileceğine inanması,
  • Rehine olan kişinin rehin alan kişinin en ufak olumlu davranışını kendisine gösterilen iyilik ve nezaket olarak algılaması,
  • Rehine olan kişinin dış dünyadan tamamen soyutlanmış ve kendi benliği ile bilinçaltı dışında hiçbir karşıt düşünce söyleyebilecek psikolojik durumda olmaması,
  • Rehinenin kaçma isteği için hissettiği yetersizlik duygusu,
  • Rehinenin durumdan kendini suçlu bulması.

Saldırganın en başta hedefi kurbanı kölesi haline getirmektir.  Toplumda sıkça rastlanan, şiddet gören kadınların eşlerinin gösterdiği en ufak bir olumlu eylem karşısında ‘’aslında kötü biri değil’’ şeklinde düşünce geliştirmesi ve söylemlerde bulunması buna örnek verilebilir. Burada mağdur olan kadın, ‘’aslında kötü biri değil’’ düşüncesiyle kendini ve çevresini ikna etmeye çabalamakta ve kocasını masum ve haklı göstermeye çalışmaktadır. Bu noktada şiddet gösteren eşin ‘’normal’’ olarak adlandırılabilecek davranışları da şiddet gören eş tarafından büyük bir lütuf gibi algılanabilir.

Bu sendromda kurban, zamanla olaya saldıranın gözünden bakmaya başlar. Ve bu bakış açısının etkisiyle onu haklı çıkaracak gerekçeler gösterme eğilimine girer. Sağlıklı kişilerde bu tarz travmatik olaylara karşı hayatta kalmak için çabalama ve kendine bunu yapan kişiye karşı şiddetli bir nefret besleme beklenir. Fakat Stockholm sendromu yaşayan kişilerde, kendisine eziyet eden kişiye karşı özdeşim ve şefkat duyguları görülmektedir. Uzmanlar, bunun strese bağlı olarak geliştirilen bir savunma mekanizması olduğuna inanmaktadır.

Stockholm Sendromu Tedavisi Nasıldır?

Stockholm sendromu tedavisinde, sendromun altında yatan neden özellikle dikkate alınır. Yani sendromun hangi nedenlerle ve nasıl geliştiği incelenir. Bunun için hastanın kapsamlı bir öyküsü alınır. Hastanın öyküsü, yaşadıkları ve travmaları tanı ve tedavide belirleyici rol oynar. Bu sendrom, çeşitli sebeplerden ötürü kaynaklanabilmekte ve birçok belirti ile kendisini ortaya koyabilmektedir. Bu bağlamda bu altta yatan nedenlere yönelik tedaviler geliştirilmektedir. Stockholm sendromu için ilaç tedavisi ya da psikoterapi uygulanabilmektedir.

İlaç Tedavisi Bu sendromda, uyku bozukluğu tipik bir belirtidir. İlaç tedavileri genellikle belirtileri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Uyku bozukluğu yaşayan hastaya doktor, ilaç tedavisi önerirken uyku bozukluğunun uzun sürmesi durumunda bunun travma sonrası stres bozukluğuyla ilişkili olabileceği dikkate alınarak tedavi planın ve uygulaması buna göre düzenlenmektedir.
Psikoterapi Stockholm sendromu, bireyde ciddi bir travmaya yol açabilir. Bu nedenle uzun soluklu bir terapi desteği bireye iyi gelecektir. Psikoterapi, yüz yüze veya online terapi şeklinde olabilir. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, bu tarz anksiyete kaynaklı problemlerde etkili olmaktadır.

Sık Sorulan Sorular

Stockholm sendromu hakkında sıkça sorulan diğer sorulara aşağıda yer verilmiştir. Bu kavram hakkında daha fazla bilgi almak ve yardım için Klinik Psikolog Zeynep Aygün ile iletişime geçebilirsiniz.

Stockholm Sendromunun Hikayesi Nedir?

Bu sendromun ortaya çıkış öyküsü 1973 yılındaki bir banka soygununa dayanmaktadır.

Bu banka soygunu olayında Clark Clark Olofsson ve arkadaşı, Kreditbanken’deki 4 banka personelini 6 gün boyunca esir alır. Olayda soyguncular tarafından esir tutulan 4 kadın görevlinin soygunculara karşı empati ve şefkat temelli bir davranış biçimi geliştirdiği görülür. Hatta polisin bankaya operasyon düzenleneceğini anlayan esirler haydutları uyarır. 6 günün sonunda içeri atılan göz yaşartıcı bombayla kurtarılan esirlerin kurtarıldıktan sonraki günlerde de hırsızlarla iyi ilişkileri sürer. Hatta bazı esirlerin, hırsızların avukatlık ücretlerini karşıladığı görülür. Sendromu en iyi tanımlayan olay ise soygunculardan biriyle evlenmek için nişanlısından ayrılan esir kadındır. Bu olay üzerine sendromun tanımı ilk kez psikiyatr Nils Bejerot tarafından yapılmıştır.

Celladına Aşık Olmak Ne Sendromu?

Stockholm sendromu, halk arasında celladına aşık olmak ya da kendi katiline aşık olmak olarak bilinen bir durumdur.

Amsterdam Sendromu Nedir?

Hollanda hastalığı, ani zenginleşme kaynağına kavuşan bir ekonomide mevcut üretim faktörlerinin diğer üretim alanlarından çekilip yeni kaynağa yönelmesi sonucunda toplam üretimin azalmasına denir.

Londra Sendromu Nedir?

Londra sendromu, esirlerin kendilerine kaçıranlara karşı tipik olarak çeşitli darp ve yaralanmalarına yol açıp kendi ölümlerine neden olabilecek şekilde tartışmacı ve/veya itaatsiz olan davranışlarını ifade eder.